2023 yılının ortalarına doğru herkesin bir kez bile olsa adını duyduğu dünyaca ünlü bir pop yıldızı kariyerinin en büyük yükselişine geçti. Uzun zamandır beklenen turnesini açıkladı ve kapalı gişe turneyle servetine servet katarak milyarder oldu. Elinden alınan albümlerinin telif haklarını kazanmak için yeniden kaydettiği versiyonlarını yayınlayarak Taylor’s Version kavramını popüler kültürle ilgilenen herkesin zihnine kazıdı. Times dergisi tarafından ‘Yılın En Güçlü İnsanı’ seçildi. Amerika siyasetini etkileyebilen bir halk figürü haline geldi. Ve herkesin aklında tek bir soru belirdi: Taylor Swift kim ve neden bu kadar güçlü?
Taylor Swift aslında sadece basit bir şarkıcı veya söz yazarı olmadığını, aynı zamanda çok etkili bir hikâye anlatıcısı olduğunu kariyerinin ilk yıllarında kanıtladı. 20 yıllık kariyerinde sadece şarkı yazmakla kalmayarak farklı kuşakları bir araya getiren hikâyeler yarattı. Swift’in şarkı sözleri, listeleri yerle bir eden ve herkesin diline dolanan şarkılardan daha karanlık temalara değinen içsel sorgulamalara kadar uzanır. Ve onu akranlarından ayırarak modern pop kültürünün en güçlü figürlerinden biri yapan şey, bu güçlü edebî işçilik yeteneği.
Swift’in müziğinin dünya çapında listeleri alt üst etmesi tesadüf değil. Etkileyici anlatıcılığı dışında muhteşem bir pazarlama zekâsıyla attığı adımlar, aldığı riskler, maruz kaldığı linçleri lehine çevirebilmesi ve kendi hukiki haklarını koruması onu bugünkü haline getirdi. Ancak biz bugün onun hikâye anlatıcılığını etkileyen edebî referansları inceleyeceğiz.
Birçok sanatçı akılda kalıcı melodilere güvenirken, Swift’in gücü hikâye anlatma yeteneğinde yatar. Yalnızca bir ayrılıktan ya da kalp acısından bahsetmez; dinleyicilerini bir yolculuğa çıkarır, karakterlerinin gözünden dünyayı görmelerine, hissetmelerine ve deneyimlemelerine olanak tanır. İster lisede zorbalığa uğrayan bir kız, ister sevgilisine büyü yapan bir cadı, isterse karısını aldatan bir adamı öldüren bir katil olsun, Swift’in şarkı sözü yazarlığındaki çeşitliliği nadir rastlanan bir şeydir. Şarkıları, klasik edebiyata göndermeler, mitoloji ve masallardan ödünç alınmış zengin, alegorik katmanlarla doludur. Belki de ona bugünkü gücünü kazanmasında yardımcı olan şey, edebiyatı ve hikâye anlatma yeteneğini bu kadar yetkin kullanmasıdır. Gelin birlikte ‘Dünyanın en güçlü ve etkili insanı’nın anlatıcı gücünü edebî göndermeler üzerinden inceleyelim:
Swift’in Edebî Oyun Alanı:
Shakespeare ve Kelimelerin Gücü
Taylor Swift’in kullandığı en belirgin edebî araçlardan biri alegoridir. Örneğin, Anti Hero şarkısında, güvensizliklerini bir kötü karakter olarak kişileştirir. Burada, Swift Shakespearevari bir ikilik temasını – görünüş ve gerçeklik arasındaki sürekli gerilimi – dile getirir. Bu fikri kullanarak, hem kahraman hem de içimizdeki düşman rolünü üstlenir ve pop şarkı sözlerinin ötesine geçen karmaşık bir kendilik farkındalığı ortaya koyar.
Taylor Swift’in şarkı sözleri, Shakespeare’in klasik oyunlarındaki temaları – aşk, ihanet, güç ve hırs – sıklıkla yansıtır. The Archer şarkısında, Swift “Ben okçuydum, ben avdım” derken, Hamlet’ten çıkmış bir karakter gibi hem ahlaki ikilemler arasında sıkışmışlığı hem de çatışmanın her iki tarafını temsil eder. Mağduriyet ve irade arasındaki içsel çekişme, Macbeth ve Othello gibi karakterlerin de yaşadığı bir çatışmadır ve Swift bu tematik kuyudan aynı şekilde yararlanarak şarkılarında ham bir duygu ve içsel sorgulama yaratır.
Peri Masalları
But Daddy, I Love Him şarkısında Swift, yaşadığı kasabadaki kimsenin onaylamadığı bir aşkı masalsı bir anlatımla sunar. Burada, klasik edebiyattaki “yasak aşk” temasını işler ve bir kez daha dinleyiciyi hem duygusal hem de edebî bir derinliğe davet eder. Herkesin bildiği peri masalı Küçük Deniz Kızı’nın animasyon uyarlamasındaki ünlü replik bu şarkıya adını verir. Bu şarkı, kişisel özgürlük ve ebeveyn otoritesinin arasında sıkışmış bir karakterin duygusal çatışmasını gösterir ve dinleyiciyi Swift’in karakterinin kalbine çeker.
Peter şarkısında ise Swift, Peter Pan masalını kullanarak çocukluk masumiyetini ve zamanın geçiciliğini işler. Bu şarkıda, tıpkı Peter Pan gibi büyümeyi reddeden bir karakter yaratır, ama aynı zamanda bu karakterin kaçınılmaz olarak zamanın acımasızlığına yenik düştüğünü gösterir. Peter Pan aracılığıyla, Swift’in zamansız aşk ve kaybolmuş masumiyet temalarını ustalıkla birleştirdiğini görürüz.
Küçük Kasabalar
The Last Great American Dynasty şarkısında Swift, küçük bir kasaba skandalını ele alır, ancak bu yalnızca geçmiş olayların anlatımı değildir. Şarkı, özellikle güçlü kadınların toplum tarafından nasıl şeytanlaştırıldığının bir alegorisi olarak işlev görür. Tıpkı Shakespeare’in trajik kahramanları ya da masalların anti-kahramanları gibi, Swift’in karakterleri de kişisel irade ve toplumsal beklentiler arasındaki gerilimi yansıtır. Bu anlatı aracı sayesinde ihanet, şöhret ve kurtuluş gibi temaları işler ve bunlar da edebî eserlerde sıkça karşılaşılan evrensel temalardır.
Ün, Şöhret ve Sinema Alegorisi
Swift’in Clara Bow şarkısı, sessiz sinemanın en ünlü yıldızlarından birine yapılan bir göndermedir. Bu şarkı, Clara Bow’un simgelediği eski Hollywood’un büyüsünü ve trajedisini anlatırken, aynı zamanda modern şöhretin yalnızlığını da yansıtır. Swift burada, Bow gibi ikonlaşmış bir figürü kullanarak şöhretin iki yüzünü keşfeder: bir tarafta büyüleyici ve güçlü, diğer tarafta yalnız ve kırılgan. Bu şarkı, aynı zamanda Swift’in kendi şöhretiyle olan karmaşık ilişkisini de sembolize eder.
Mekânların Anlamı
Cornelia Street şarkısı, mekânın anılar üzerindeki etkisini vurgular. Bu şarkıda Swift, New York’un Cornelia Street’ini bir sembol olarak kullanarak, aşk ve hatıraların iç içe geçtiği bir mekânsal metafor yaratır. Cornelia Street, yalnızca fiziksel bir mekân değildir; Swift’in duygusal bağlarını ve bir ilişkinin merkezine koyduğu yerleşik anlamları temsil eder. Bu şarkı, yerin hatıralar üzerindeki gücünü ve geçmişin izlerini yansıtır.
The Black Dog Swift’in en karanlık parçalarından biri olarak dikkat çeker. Bu şarkı, depresyonu bir metafor olarak ele alır ve “kara köpek” imgesi, Winston Churchill tarafından da kullanılan bir semboldür. Swift, burada zihinsel sağlık sorunlarını edebî bir simgeyle ele alarak dinleyicinin hem duygusal hem de entelektüel bir düzlemde bağlantı kurmasını sağlar. Kara köpeği bir tür görünmez düşman gibi betimlerken, içsel mücadelelerin evrensel temalarını işleyerek müziği edebî bir seviyeye taşır. The Black Dog aynı zamanda Swift’in hayatında olumsuz anılar taşıyan bir mekânın adıdır.
Tüm bu alegori ve sembolizm kullanımı ve edebî referanslar onu sadece bir şarkıcı-söz yazarı olmaktan çıkarıp kitleleri harekete geçirebilen kültürel bir güç haline getiriyor. Vermek istediği mesajı sanatsal bir şekilde manipüle ederek, yalnızca dinleyicilerinin duygularına değil, aynı zamanda zihinlerine de hitap ediyor. Müziği, kendi içinde bir tür edebiyat haline getiriyor: dinleyicilerin kendilerini kaybedebilecekleri, her dinleyişte yeni anlamlar bulabilecekleri sürekli genişleyen bir evren…
Swift yeni eserler yayınlamaya devam ettikçe eserlerindeki referanslar da gelişiyor. Arketipsel masal prensesinden içe dönük anti-kahramana kadar, Swift kalemin (ya da onun durumunda gitarın) kılıçtan daha güçlü olduğunu kanıtlıyor. Hikâye anlatıcılığını ustalıkla kullanarak, şarkıyla edebiyatı birleştirmenin en güçlü kişi olmanın yollarından biri olduğunu kanıtlıyor. Ya da edebiyatın hâlâ insanların kalplerine giden en etkili yol olduğunu…
Bu yazıyı sevdiyseniz Aralık’ta yayımlanacak bu kitabı kaçırmayın: