İçeriğe geç

#seninedebiyatın #gökevihayaletgezileri #snowglobe #yuzumevsimi

Healing Book: Kore Edebiyatının Yeni Trendi

Healing Book: Kore Edebiyatının Yeni Trendi

Son yıllarda Kore’de başlayıp tüm dünyaya yayılan bir dalga var. Türkçeye İyileşme Kitabı olarak çevirebileceğimiz, okuyuculara empati kurduran ve huzur bulduran bu trend, kısa zamanda büyük bir popülarite kazandı. Bu kitaplar okurun günlük hayatta aşina olduğu bakkal, kitapçı ve kütüphane gibi yerlerde geçiyor. Kitaplarda karakterlerin kişisel hikayelerini anlatarak empati ve dayanışma temalarının üzerinde durulur. Okuyucular, kendilerine benzer deneyimler yaşayan karakterlerle bağ kurar. Bu da okuyuculara yalnız olmadıklarını hissettirir. Bu tür kitaplar okuru zorlayacak olay örgüleri içermez. Okuyucu, yoğun ve stresli bir günün ardından bu tür kitapları okurken zihinsel olarak dinlenip kitapta kendinden bir parça bulabilir.

 

Peki bu trend nasıl başladı ve daha sonra nasıl bir yankı yarattı?

Öncelikle, Kore kültüründe derin bir anlam taşıyan Han (한) konsepti, Healing Book trendinin popülaritesinde önemli bir rol oynamaktadır. Han, bireylerin içlerinde taşıdıkları derin üzüntü, kırgınlık ve çözülmemiş duygusal yaralar anlamına gelir. Kore sömürge altındayken ortaya çıkan Han kavramının birebir çevirisi yoktur. Bu yüzden tanımı oldukça özneldir. 

Han, kin, nefret veya pişmanlık anlamına gelen Çince karakter ’den türetilmiştir. Günümüz Kore’sinde etkisi ve anlamı tartışılsa da literatürdeki etkisi göz ardı edilemez. Minsoo Kang’a göre Güney Koreliler ve Koreli Amerikalılar Han’a karşı farklı görüşlere sahip: Güney Koreliler Han’a çok az önem verip onu geçmişte kalmış bir şey olarak görürken, Koreli Amerikalılar Han’a büyük önem verip onu bir kimlik inşa etmenin yolu olarak görüyor. Healing Book, Han konsepti ile güçlü bir kültürel bağ kurarak, okuyucuların kültürel miraslarını ve duygusal deneyimlerini kolektif olarak daha iyi anlamalarına yardımcı olur. 

Şimdi bu trendin öncülerine bakarak popülaritesini daha yakından anlayalım.

Healing Book modası, okuyucuların edebî tercihlerinde rahatlık ve sadelik arayışına hitap eden birkaç önemli eserin başarısına kadar izlenebilir. Dönüm noktalarından biri, 2012’de çıkan Japon yazar Keigo Higashino’nun Mucizeler Dükkânı adlı eseridir. Bu roman, empati ve günlük yaşamda küçük mucizeler temalarıyla Kore pazarında büyük bir etki yaratmış ve Healing Fiction türünün zeminini hazırlamıştır. Koreli yazarlar arasında ise Lee Miye’nin Rüya Dükkânı serisi bu çılgınlığı ateşlemiştir. Bu romanlara ek, Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi, Healing Book trendinin önemli bir aktörü haline gelmiştir. Çoğu Koreli yayıncıya göre COVID-19 pandemisi sonrası belirsizlikle başa çıkmak zorunda kalan birçok kişi, edebiyatta huzur ve rahatlık arayışına yönelmiş. Healing Book da bu ihtiyaca cevap vermiş oldu. Güney Kore’nin en büyük kitap zinciri Kyobo Kitap Merkezi’nin sözcüsü Jin Younggyun; son zamanlarda kitap sitelerinde, en popüler aranan anahtar kelimeleri arasında dinlenme, mental sağlık ve teselli bulunduğunu söyledi. Bir taraftan Healing Book trendinin bu denli popüler hale gelmesi, ne yazık ki pazarın özgünlükten uzak taklit kitaplarla da dolmasına yol açtı. Orijinal ve derinlemesine işlenmiş hikayeler yerine, yüzeysel ve birbirinin tekrarı olan sadece ticari amaçlı kitaplar raflarda yer bulmaya başladı. Çok sayıda benzer kitabın piyasaya sürülmesi ve pazarın monoton hâle gelmesi yayıncılar ile okurların canını sıkmaya başladı. Hatta bu kitaplar çok benzer kapaklara sahip oldukları için aynı seriye aitmiş gibi görünebiliyorlar. Bu kitaplar birbirlerine ne kadar benzer olsalar da hâlâ listelerin başındalar. Healing Book yazarları çok satan olmanın formülünü bulmuş gibi. Ancak ticari hedeflerle pazarın dolmasının, bu türün özüne aykırı olduğunu düşünüyorum. 

Ne var ki Healing Book pazarı ne kadar dolsa da okuyucu kitaplardan sıkılmamış gibi görünüyor. İnsanlık zor zamanlar yaşadığında, onları cesaretlendiren ve iyileştiren araçlar her zaman yeni şekillerde ortaya çıkmıştır. Belki de günümüzde iyileştirici romanlar da bu talebin bir karşılığıdır. Ya da romanların hayatımızdaki rolü ve okuyucuların onlardan ne beklediği değişmiştir. Belki de yorucu ve hızla akıp giden hayatlarımızın içinde sığınabileceğimiz sakin köşeler arıyoruzdur. Bununla birlikte, ticari ve edebî başarılar göz önüne alındığında, Healing Book gibi pazarda büyük bir etkiye sahip olan bir trend henüz bulunmamaktadır. Piyasadaki talebe bakacak olursak, Healing Book rüzgârı yakın gelecekte de devam edecek gibi görünüyor. Yakın zamanda bu türden bir roman okumayı düşünüyorsanız türün en iyilerinden Arafta ve Shaker’ı önerebilirim.

 

 Şu sıralar Güney Kore’de çok meşhur olan Peçete Ekmek, tek bir somun olacak şekilde üst üste dizilmiş ince yufka katmanlarından yapılır. Geçtiğimiz günlerde Instagram’da paylaşılan viral bir video, Seul’de günde ortalama 100 adet satmasıyla bilinen ünlü bir fırıncıyı gösteriyordu. Kâğıt Ekmek olarak da bilinen Peçete Ekmek, şu sıralar Güney Kore’de çok popüler bir hamur işi. Instagram paylaşımındaki fırında çeşitli hamur işleri yer alsa da bu enteresan ekmek şu anda aralarında en çok rağbet göreni. Bu ekmek, yufkalarını ayırarak; çikolata, reçel ve ballı tereyağı gibi çeşitli soslarla birlikte yenir. Her katman sosa batırılarak veya kendi başına tüketilebilir. Paylaşıma göre, Peçete Ekmek trendi şu sıralar çok revaçta ve yoğun ilgi nedeniyle genellikle öğle saatlerine kadar çabucak tükeniyor. Bu ekmek ülkede yılın başında popüler olan küp kruvasanı da andırır. Kore’de ortaya çıkan Peçete Ekmek, kısa sürede uluslararası bir ilgi görmüş. Bu lezzet Suudi Arabistan’dan Amerika’ya kadar ulaşmış. Bu ekmeğin sırrı, özel seçilmiş unların Fransız tereyağı ile harmanlanması ve karmaşık yufka katmanları tekniğine dayanır. Bu zengin ve şımartıcı lezzetin her gün tükenmesine şaşmamalı.

Genç yetişkin distopya türünde çığır açan Snowglobe, Kore ve dünya genelinde fırtına gibi esmeye devam ediyor. Soyoung Park’ın kaleminden çıkan bu büyüleyici roman, çeşitli ödüller kazanmış ve Joungmin Lee Comfort tarafından İngilizceye çevrilerek yeni bir okur kitlesine tanıtılmıştır. İlk çıktığından beri listelerin başında olan Snowglobe,Park’ın kariyerinde bir dönüm noktası oldu ve ona uluslararası sahnede daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşma fırsatı sundu. 

Snowglobe ayrıca CJ Entertainment tarafından film hakları alınarak büyük ekran için de yeşil ışık gördü. 

Snowglobe bizi sürekli kış mevsiminin yaşandığı bir dünyaya götürüyor.Dev bir kubbe ile korunan Snowglobe, yeryüzünde sıcak kalan son yer. Sadece bu kubbe altında yaşayanlar acımasız soğuktan korunabiliyorlar. Ancak bu mükemmel toplum, donmuş kalbinin derinliklerinde karanlık ve tehlikeli sırlar saklıyor. Snowglobe dışında kalanlarsa, şehrin ihtiyacı olan enerjiyi üretmek için -50 derece soğuklara katlanarak her gün işe gitmek zorundalar. Tek tesellileri, kubbeli şehirden yayınlanan 24 saatlik televizyon programları. Ünlü bir yönetmen tarafından yeni bir oyuncu olarak seçilen Chobahm, Snowglobe’da lüks bir hayat sürme şansını elde eder. Ancak seçilmiş kişi olmak, beraberinde skandallar, komplolar ve tehlikelerle dolu bir dünyaya sürükleyebilecek sorumlulukları getirir.

Snowglobe, kişisel kimlik ve dünyanın geleceği üzerine düşündüren harika bir eser. Kitap, sosyoekonomik eşitsizlik ve iklim değişikliği gibi konulara da cesurca değinmektedir. 

Kitabın konusu, beni beklemediğim şekilde içine çekti ve okumaya başladıkça merakla dolup taştım. Açlık Oyunları ve Uyumsuz’daki distopik dünyalar gibi, Snowglobe da okuyucuların keşfetmesi ve içinde kaybolması için karmaşık bir dünya sunuyor. Ayrıca Squid Game ve Truman Show hayranları da Snowglobe’u severek okuyabilirler. Serinin ikinci kitabı da 2025 yılında İngilizceye çevriliyor. Görünüşe göre Snowglobe edebiyat dünyasında ses getirmeye devam edecek. Ben şahsen, Chobahm’un bir sonraki adımının ne olacağını görmek için sabırsızlanıyorum.