“Sadece kızlarda olan bir şeydir kız neşesi ve coşkusu. Hiçbir şekilde kimsenin onu öldürmesine izin vermeyeceksiniz. Ne oğlunuzun ne kocanızın ne babanızın ne sevgilinizin,” diye yankılanıyor Buket Uzuner’in sesi kaydırdığımız o videolarda. Bu bir çağrı, bir uyanış, belki de bir tür özgürlük bildirisi… Ama bu yalnızca bir cinsiyetin izniyle ortaya çıkan bir hal değil. “Kız neşesi”, birinin bir başkasına ve kendisine sunabileceği en saf armağan; bir tür varlık gösterisi. Ve bu coşku, yalnızca kadınların değil, insan ruhunun en derinlerinden gelen bir ihtiyacın yankısı.
Peki TikTok’ta viral olmuş bu ses bize aslında ne demeye çalışıyor? Kız neşesi, kadınların toplumun onlara dayattığı kimliklerin, rollerin ve beklentilerin ötesinde, sadece kim olduklarını hatırlayabilmelerinin bir kutlamasıdır. Kızlar arasında bir bağ var; birleştirici, güç aşılayıcı ve coşkulu. Ve ne acıdır ki bu bağ dış dünyadan yalıtılır, küçümsenir ya da sessizleştirilir. Öte yandan kızların içindeki bu neşe asla yok edilemez.
Yargıların, beklentilerin ve normların ötesine geçebilecek kadar güçlüdür.
Sadece eğlenceli bir akımdan ibaret değil kız neşesi. Sesten öte kendimizi ve varlığımızı kucaklamamız gerektiğine dair bir vaat, bize birlikteliği, bir aradalığı ve paydaşlığı hatırlatan bir çağrı. Kız neşesi, sadece dışarıya doğru bir çığlık değil, içimize doğru, derinlere, kendi benliğimize doğru bir çağrı da aynı zamanda.
Bir akşam Gilmore Girls’e yeniden başlarken ya da Eras Tour’un şarkılarına coşkuyla eşlik ederken ya da tek başınıza salçalı makarna yapıp dünyanın tüm yükünü geride bırakırken… Kız neşesi işte burada gizlidir. Kendi mutluluğunuzu, kendi küçük anlarınızı bulmakta; toplumsal baskılardan, beklentilerden sıyrılıp yalnızca kendiniz olabilmekte.
Kız neşesi, benliğimizin en saf halini bulma çabasıdır. Ama bu saflık, yalnızca bir eğlence hali değil, aynı zamanda bir dirençtir. Kimliklerin ve bize dikte edilen sınırlarının dışına çıkmak, kendimizi ve varlığımızı sahiplenmektir. O an, başkalarının söyledikleri, düşündükleri ya da bekledikleri hiçbir şeyin önemi yoktur. Kız neşesi, en saf halimize büründüğümüz o anın her zerresini kucaklamaktır.
İşte bu neşe, bir aradalık arzusunun ta kendisidir. Çünkü kızlar birbirlerini yalnızca korumazlar, birbirlerini anlarlar da. Her biri bir diğerinin özgürlüğünü kutlar, bir diğerinin kimliğini yüceltir. Çünkü bu birliktelik, sadece bir arada eğlenmek değil, birlikte var olmanın, birbirine destek olmanın, en derin şekilde dayanışma göstermenin de bir biçimidir. Kızlar arasında yükselen bu coşku, kendi alanlarını yaratmanın, o alanı korumanın ve genişletmenin bir yoludur.
Nihayetinde, belki de kız neşesinin bize verdiği en büyük mesaj şudur: Bunu hak ediyorsunuz. Kendiniz olarak, sadece var olarak… Kızlar birbirini korur, kızlar birbirine neşe verir; bu birliktelik, zorluklar karşısında güç bulmaktır. Çünkü kızların neşesi, yalnızca bir anlık mutluluk değil, hayata karşı direnişin ta kendisidir.
Gizem Olcay