İçeriğe geç

#seninedebiyatın #gökevihayaletgezileri #snowglobe #yuzumevsimi

MADDELERLE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAF

MADDELERLE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAF

Kendimizi suçluluk ve masumiyetin tam ortasında ıssızlıkta hissettiğimiz bir yer vardır. Oraya araf diyoruz. Arafı tüm günahlar ve sevaplar arasında bir yer olarak tanımlar kutsal kitaplar. Kimi yazarlar dünyada bir cenneti aramış kimi de yeryüzü cehenneminden kaçmaya çalışmıştır. Ancak bazıları vardır ki onlar üçüncü bir yerde bulmuştur huzuru: Araf. Pişmanlık, ıstırap, ümit, geç kalmışlık, özleyiş. İşte hepsi araf coğrafyasının sakinleridir. Bazen bir kitap veya film karakteri bazense müzede gördüğümüz bir tablo olur. Kafka’nın Joseph K.’sı sebepsiz yere tutukladığında yaşadığı sıkışmışlık hissi arafta kalmış bir adamı anımsatır bize. Joseph K. için artık hayat dar ve boğucu odalara dönüşür ve nefes alması zorlaşır. Bu çaresizliği okurken Joseph K. ile bağ kurarız, elimize bir kalem alır cümlelerin altını çizeriz. Onu en iyi biz anlarız. Joseph K. arafta tanıştığımız bir arkadaşımız olur. Bu yazıda Joseph K.’yı da yanımıza alarak geçmişten günümüze araf kavramının sanatta nasıl sunulduğunun yolculuğuna çıkacağız

 1- Dante, Araf

Edebiyatta Araf kavramı Yunan Mitolojisi ile başlar ve Rönesans dönemi ile devam eder. Rönesans Döneminde bizi Dante’nin İlahi Komedya’sının ikinci kitabı Araf bekler. Dante bu eserinde kendisini keşfe çıkan bir ruhun yolculuğunu ele alır. Cennet ve Cehennem arasındaki bu belirsiz bölge, pişmanlık duyan ve günahlarının kefaretini ödemeye hazır olan ruhların mekânıdır. Yolculuk boyunca Dante, araftan geçen birçok ruhla karşılaşır. Bu ruhlar, hayattaki günahlarını ve pişmanlıklarını ona anlatırlar. Dante, bu ruhların öykülerinden dersler çıkarır ve kendi ahlaki zaafları üzerinde düşünür.

2-Franz Kafka, Dava 

Tarihler 1920’leri gösterdiğinde karşımıza post-modern edebiyat örnekleri çıkar. Burada bizi Franz Kafka’nın Joseph K.’sı bekler. Joseph K., tutuklandığı suçun ne olduğunu bilinmediğinden arafta sıkışıp kalmış bir adam olarak tasvir edilir. Bu betimleme, Kafka’nın araf kavramını modern bir bağlamda nasıl yorumladığını ve eserinde nasıl işlediğini gösterir. Kafka Joseph K.’nın arafta kalmışlığını ve yalnızlığını “Herkes meşguldü ama kimse Joseph K.’ya yardım etmiyordu. Herkes ona yabancıydı ve ondan korkuyordu.” diyerek anlatır. 

3- Samuel Beckett, Godot'yu Beklerken

Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununda Vladimir ve Estragon, Godot isimli gizemli birinin gelmesini beklerler fakat Godot hiç gelmez. Her güne, onun geleceğinin inancıyla başlarlar ama her gün hayal kırıklığıyla sonlanır. Vladimir ve Estragon’u ne gelmek cezbeder ne gitmek. Onlar Joseph K.’nın aksine bu arafta kalmışlıktan sıkılmazlar ama zevk de almazlar. Eylemsizlik onlar için en büyük eylemdir. Kabul edilmiş bir çaresizliğin, yalnızlığın içerisinde yaşamlarını devam ettirirler. 

Vladimir’in sözlerinde kabul edilmiş çaresizliği net bir şekilde hissederiz. “Biliyor musun, bazen gitmeyi düşünürüm. 

Ama sonra hep burada kalırım.” der. Godot’u Beklerken, dini ve varoluşçu kavramları sorguladığı için geçmişten günümüze çok konuşulmuş bir oyundur. Vladimir ve Estragon için Godot bir kurtarıcı rolü taşır. O geldiğinde bu bekleyiş sonlanacak ve araftaki günler sona erecektir ama Godot gelmez. Vladimir “Her zaman böyledir. Gelmek için söz verirler ve gelmezler. Sonra da bahaneler bulurlar.” der ve beklemeye devam eder. 

4- Sophie Anderson, Tavuk Bacaklı Ev 

Slav Mitolojisinin Baba Yaga hikâyesini günümüze taşır Anderson. Bu hikâyede Baba Yaga yalnız değildir. Yanında torunu Marinka ile tavuk bacakları üzerinde duran evlerinde yaşarlar. Yaşamları sakinlikten oldukça uzaktır çünkü bu ev hareketlidir. Zaman zaman farklı yerlere koşar ve oraları kendine yaşam alanı seçer. Marinka, arafı hareketli bir sarmalın içinde yaşar. Normal bir hayat özlemi çeker ve diğer çocuklarla oynamak, sağlıklı iletişim kurmak ister. Fakat büyükannesi ona, cadıların insanlarla arkadaşlık kurmasının yasak olduğunu söyler. Marinka, bu durum nedeniyle arafta sıkışıp kalmış gibi hisseder. Ne normal bir hayat yaşayabilir ne de büyükannesine itaatsizlik edebilir. 

Marinka’nın hikâyesini okumak bize kendi sancılı büyüme süreçlerimizi hatırlatır. “Farklı” olduğuna inandırılan Marinka’nın yalnızlığı, arkadaş bulamaması hikâyesi bizden bir hikâyedir. 

-Jenny Valentine, Senden Önce, Senden Sonra 

Son durağımız Jenny Valentine’in   Senden Önce Senden Sonra’sı. Arkadaşlık, kayıp, yas gibi konuları ele alan kitap, John Lennon’ın “Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelendir.” Sözünü hatırlatır. Elk ve Mab’in arkadaşlıklarının beklenmeyen bir ölümle nasıl sarsıldığını okuruz. Bu sefer arafta kalan iki arkadaştır. Birbirine kenetlenmiş iki ruhu ölümün bile ayırması zordur. 

Büyük kapanıştan önce son hesaplaşmalarını yaşarlar. Ölümün hayatın akışının bir parçası olduğunu, beden toprağa girse de ruhların bizi duyduğunu tatlı bir duygusallıkla bize aktarır kitap. Araf, Elk ve Mab için perde kapanmadan önceki son sahnedir. 

Edebiyat arafın kendisidir. Ne tamamen gerçektir ne tamamen yalan. Dante gibi her şeyin ortasında kaldığımızda ilerlemek için seçtiğimiz yollardan biridir. 

 

SİNEMADA ARAF TEMASI 

 If I Stay  -  R.J Cutler 

 Yedinci Mühür - Ingmar Bergman   

 Cennetimden Bakarken – Peter Jackson

 Beetlejuice – Tim Burton 

 

MÜZİKTE ARAF TEMASI 

Hans Zimmer – Interstellar Film Müziği (Zimmer’in bu eseri, özellikle “Stay” ve “No Time for Caution” gibi parçaları, ruhların ve karakterlerin arada kalmışlık ve geçiş süreçlerini müzikal olarak ifade eder.)

Joe Hisaishi - Spirited Away 

David Bowie – Lazarus  

 

TABLOLARDA ARAF TEMASI 

Pieter Bruegel the Elder - 

“The Triumph of Death” (Ölümün Zaferi)

Gustave Doré - 

“Dante’s Purgatory” (Dante’nin Arafı)

William Blake - 

“The Divine Comedy” (İlahi Komedya)